0 – 12 yaş arasındaki süt dişi ve karma dişlenme dönemindeki hastalarımızın tedavilerinin yapıldığı bölümdür.
Pedodontist çocuk dişleri ile ilgili tedavileri ve koruyucu diş hekimliği uygulamalarını yapan; çocuk psikolojisi, büyüme ve gelişim konularında spesifik eğitim almış uzman diş hekimidir. Çocuk diş hekimleri, bebeklikten erişkin döneme kadar bir başka deyişle tüm daimi dişlerin sürdüğü döneme kadar olan süreçte dişlerde ve ağızda oluşan problemlerin çözülmesinde rol oynar.
Pedodontistler ayrıca hangi yaşta olursa olsun engelli bireylerin diş tedavilerinide uygulayan diş hekimleridir.
Dişeti kanamasıyla başlayan ve ilerledikçe dişin sallanarak düşmesine neden olan dişeti hastalıkları ve bunların cerrahi olan ve olmayan tedavisi ile ilgilenen bilim dalıdır.
Dişleri çevreleyen sert ve yumuşak dokuların klinik ve mikroskopik yapısını inceleyen, bu dokuları etkileyen hastalıkları teşhis eden, tedavilerini uygulayan ve sonrasında kazanılan sağlığın idamesini sağlayan diş hekimliği dalıdır. Dişeti hastalığının klinik belirtileri; dişetlerinin kanaması, kırmızı, ödemli ve hassas dişetleri, dişlerden kolay ayrılabilen dişetleri, sallanan ve yer değiştiren dişler, sürekli kötü ağız kokusudur. Tedavide bazen sadece daha iyi bir ağız bakımı ve profesyonel diş taşı temizliği yeterli olabilir.
Kanal tedavisi,dişlerde ağrı,apse ve kist oluşumuna neden olan,iltihaplı veya ölü diş pulpasının kök kanallarından çıkarılması,oluşan boşluğun temizlenip sağlığa zararlı olmayan doku dostu bir maddeyle tam olarak doldurulması demektir.
Dişin mine ve dentin tabakalarının altında dişin canlılığını sağlayan damar ve sinir paketinin bulunduğu bölüme dişin pulpası denir.Dişin kuronunda “pulpa odası” adını alan bu bölüm diş köklerinin sonuna kadar uzanmaktadır. Pulpanın herhangi bir sebeple iltihaplanması durumunda, dişin pulpası çıkarılır, kanalların temizlenmesi ve ardından doldurulması gerekmektedir.
Genel Anestezi ile diş tedavileri huzursuz ve diş korkusu olan çocuklarda,ağrı eşiği düşük olan ve diş konusunda hassasiyet gösteren yetişkinlerde, fiziksel ve zihinsel engeli olan çocuk ve yetişkinlerde uygulanan geçici olarak bilinç kaybı altında yapılan tedavilerdir.
Bozulan, eksilen; işlev, estetik, rahatlık ve sağlığı yeniden kazandırmak amacıyla, dişlerin eksilen kısımlarını veya bir ya da daha fazla eksik dişi ve ilgili eksik dokuları uygun maddelerle tamamlayan tedavidir. Hareketli protezler, tam protez, sabit protezler, köprü, kuron, inley dolgular, implant üstü protezler başlıca protetik diş tedavisi yöntemleri arasındadır.
Diş tedavilerinde teşhisin konulabilmesi ve tedavi sürecinin belirlenebilmesi için dental radyoloji gereklidir.Dijital sistemin kullanılması görüntü kalitesini arttırmak ve hastalarımızın aldığı radyasyon miktarını belirgin şekilde azaltmaktadır.
Diş ve ağız sağlığı için radyografi çok önemli bir yere sahiptir.Dental radyografi ile muayenede fark edilemeyen çürük, kemik kaybı ve kök kanalındaki problemler kolayca tespit edilebilmektedir. Ayrıca röntgenler ortodontik tedavi ve implant yerleştirilmesinde diş hekimlerine yardımcı olurlar.
Kompozit dolgular , diğer adıyla KOMPOZİT RESTORASYONLAR , dişlerimizde genellikle ; çürükler , aşınmalar , kırıklar gibi etkenler sonucunda meydana gelen madde kayıpları sonrasında , dişin eksik dokularını orjinaline uygun renk ve yapıda uygun materyallerle tamamlama işlemi olarak tanımlanabilir... Fakat yapılan işlemin dolgudan ziyade RESTORASYON olarak tanımlanabilmesi için öncelikle kullanılan malzemenin doğal dişimizle renk uyumu olmalı ve yapılan işlemin doğal diş şeklimizi tam olarak taklit edebilmesi gerekir... Sonuçta kompozit kullanılmasının en önemli maddelerinden birisi de estetik olması ve geçmiş dönemlerde kullanılan AMALGAM materyalinin ulaşabilmiş olmasıdır....
Özellikle ön bölge dişlerimizde büyük avantaj sağlamaktadır.... Fakat, tabi ki her materyal gibi kompozitlerin de bazı püf noktaları ve ayrıntıları mevcuttur... Kompozitlerin kullanım ve uygulama prosedürlerine tam olarak uyulduğu taktirde sağlamlığından emin olabilirsiniz ...
Hatta günümüzde ön bölge ve arka (çiğneme bölgesi) bölge için özelleştirilmiş kompozitler üretilmiştir... Ön bölgede parlatılabilirliği arttırılmış , arka bölgede ise basınca dayanıklığı arttırılmış kompozitler tercih edilebilmektedir...
Bunun yanında, ön bölge estetiğinde artık dişlerde herhangi bir aşındırma veya kesme (preperasyon) işlemi yapılmadan diş şekil ve renk bozuklukları özel estetik kompozitlerle tek seans klnik uygulamalarla düzeltilebilmektedir...
Kısmi kronlar olarak da bilinen bu restoratif diş hekimliği uygulaması, dişlerdeki madde kaybını onarmak isteyen hastalar için konservatif tedavi yöntemlerinden biridir. İnley'ler geleneksel metal veya kompozit dolgulara alternatif olabilirken, Onley'ler dişlerde oluşan daha yoğun hasarları onarabilir.
Inley ve Onley Arasındaki Fark Nedir?
İnley'ler daha az madde kayıplarında kompozit veya amalgam dolgulara alternatif olurken, diş duvarlarında 2 veya daha fazla madde kaybı olan tedavilere alternatif uygulanabilir.
Onley'ler geniş madde kayıplarını tedavi etmek için uygulanır. İnley'lerin aksine, Onleyler ısırma yüzeyinde kullanılır. İnley gibi onley de seramik, altın veya kompozit reçinelerden tasarlanabilir, Inley ve Onley'lerde kullanılan malzemeler çiğneme kuvvetine karşı dayanıklı olarak üretilirmiş ve tasarlanmıştır.
Inley, Onley ve Dolgu Arasındaki Farklar Nelerdir?
Teorik olarak her iki tedavi yöntemi de çürük veya travmatik bir durum sonrası diş yüzeyinde kaybedilen bölgenin kapatılmasıdır. Ancak Inley ve Onley dolgu gibi uygulandıktan sonra büzülme yapmamaktadır. Inley alanın şekline ve boyutuna dijital veya konvansiyonel yöntemlerle ölçü alındıktan sonra laboratuvar yardımı ile tasarlanmaktadır.
Inley ve Onley restorasyonları uygulanacak diş özel olarak tasarlanmasından dolayı özellikle komşu dişlerle kontakt noktası ve karşıt arktaki dişlerle temas noktasının tam oluşturulması sebebiyle renk ve form olarak doğal dişlere uygun olması sebebiyle hastalarda memnuniyet oluşturmakta ve çok konforlu bir restorasyon sağlamaktadır. dişinizin yapısına uyum sağlayarak olumsuz bir estetik durum oluşturmamaktadır.
Inley ve Onley restorasyonlar dolgulara nazaran daha dayanıklı ve uzun ömürlüdür. Özel yapıştırma ajanlarıyla çok kuvvetli adezyon sağladığı için de kompozit dolgulardaki düşme riski gibi olumsuzlukları ortadan kaldırmaktadır.
Günümüz estetik sorunlarından biride dişlerin rengidir. Daha beyaz dişer kim istemez ki? Diş beyazlatma yaptırmak isteyen kişilerde soğuk sıcak hassasiyeti olmaması ilk şartlardandır. Dişlerdeki lekelenmeler ilaç kullanma bağlı veya doğumsal lekeler ise beyazlatma sonrası sonuç istenilen boyutta olmayabilir. Beslenmeye bağlı lekelenmeler (çay, sigara, kahve, çikolata, kırmızı içecekler vs.) diş beyazlatma ile güzel sonuçlara ulaşmaktadır. Beyazlatmanın uyguladığı ilk 3 gün renklendirici bu besinler tüketilmemelidir. Beyazlatma işlemi sanıldığı gibi dişin üst düzeyinde değil, dişin içindeki sarı katmanı (dentin) ilgilendiren bir işlemdir. Ofiste uygulanılan beyazlatma ilaçları dişin içindeki dentinin rengini açar. Dişin üst katmanı cam gibi renksizdir ve içinde ki bu katmanın rengini yansıtır. Dişi beyazlatmak için aşındırarak yapılan fırçalamalar boşunadır. Sadece yüzeysel lekeleri temizler. Beyazlatma ise dişin içindeki sarı tabakayı beyazlatır. Uygulama 15 dk.Seanslar ile aynı günde 3 defa uygulanarak bitirilir.
Laminate veneerler ön bölgedeki dişlerde estetik tedavide kullanılan hızlı ve güvenli bir tedavi şeklidir. Laminate veneerler, mine defektlerinde, diş renklenmelerinde, diestemalı, malpoze ve aşınmış dişlerde ve özellikle pulpa boyutlarının büyük olduğu genç hastalarda, full kronlara alternatif olarak, özellikle ön grup dişlerde az miktarda diş kesimi yapılarak uygulanan estetik restorasyonlardır. Laboratuvar ortamında yapılır ve kompozit veya porselen materyalinden yapılırlar. Porselen Laminate veneerler rezin siman ile dişe yapıştırılır.
Kompozit Laminate Veneerler ise ön grup dişlerin dış yüzeylerine özel yapıştırıcılarla kompozit eklenerek hekim tarafından yapılan veneerlerdir. İstenilen şekillendirmeler yapılıp bozuk diş görüntüleri daha estetik hale getirilebilmektedir.
Dişlerin iç, dış ve çiğneme yüzeylerinden bakteri plağını ve yiyecek artıklarını uzaklaştırmak için doğru fırçalamak çok önemlidir. Çürük ve dişeti hastalığı oluşumunun engellenmesi sürekli ve iyi bir ağız bakımı ile mümkündür. Ağız hijyeni eğitimleri hekimlerimiz tarafından gerek muayene gerek operasyon sırasında verilmektedir.
Dişlerinizi günde üç kere olmak üzere , tavsiye edilen diş fırçalama tekniği ile en az iki dakika fırçalayın. Diş fırçanızın ulaşamadığı bölgelerdeki ve diş aralarındaki bakteri plağını diş ipi veya diş arası temizleyicilerle iyice temizleyin. Florlu bir diş macunu ile dişlerinizi fırçalayın. Sağlıklı ve dengeli beslenin. En az 6 ayda bir olmak üzere düzenli olarak diş hekiminize muayene olun.
Ağızda bulunan bakterilerden oluşan bakteri plağı, şekerli yiyeceklerle asit oluşturmaktadır. Bu asitler, dişlerin mineral dokusunu çözerek dişin minesinin bozulmasına ve sonuçta da diş çürüğünün başlamasına ve ilerleyerek kavite denilen oyukların oluşmasına neden olmaktadır.
Çürük diş üzerindeki koyu renk ve oyuklarla kolayca tanınır. Fakat bazen çürük çukurcuğu gizli kalır ve diş hekimi ancak yardımcı tanı araçlarıyla (diş röntgeni gibi) teşhis koyabilir. Çürükler,bazen diş tüberküllerinin yani tümsekciklerin birbiriyle kesiştiği yerde veya dişin boyun kısmında görülür. Bazende iki diş arasında kalan gizli çürükler uzun süre fark edilmez. Diş çürüğünde diş hekimine başvurmayı gerektiren en önemli belirti ağrıdır. Ağrı, soğuk, sıcak, tatlı veya ekşiden olur. Ağrının şiddeti kişiden kişiye değişir ve etken ortadan kalkınca ağrıda geçer; fakat tedavi edilmeyen çürüklerde ağrılar bir süre sonra sürekli olmaya başlarlar. Ayrıca ağızda meydana gelen kokular çürüklerin habercisi olabilir.
Günümüzde Diş Hekimliği’nde estetiğin önemi artmaktadır. Yeni teknolojiler sayesinde estetik uygulamalar ön plana çıkmaktadır. Dişlerin kuronla kaplanmasında uzun yıllardır kullanılan metal destekli porselenler yerini artık zirkonyum alt yapılı porselenlere bırakmaktadırlar.
Zirkonyum kaplamalar, ışığı geçirebilmeleri sayesinde eski metal kaplama uygulamalarına göre çok daha estetik bir görüntü sağlamaktadır.
Ayrıca zirkonyum kaplamaların dişeti ile uyumları çok iyidir. Zirkonyum alt yapılı porselenlerde alt yapı olarak metal yerine beyaz bir alaşım olan zirkonyum kullanılır. Zirkonyum esaslı porselenler ön dişlerde kullanabilecek kadar doğal ve estetiktirler.
Fluor, diş yapısını sağlamlaştırarak,diş çürüklerine karşı direnci arttıran bir elementtir. Günümüzde yapılan Fluor Uygulaması, sistemik ve topikal olmak üzere iki gruba ayrılır. Topikal uygulama klinik ortamında diş üzerine jel, köpük veya cila şeklinde uygulanmaktadır.Evde kullanılan diş macunları ve günlük ağız gargaraları da topikal uygulamalardır.
Sistemik uygulama da ise kişilerin fluor içeren süt,sofra tuzu,içme suyu gibi gıdalar tüketerek ya da fluor tabletleri kullanarak elementi direkt olarak vücutlarına almalarıdır. Ancak klinik ortamında direkt diş üzerine yapılan uygulamaların daha etkili sonuç verdiğinin bilimsel açıdan kanıtlanmış olduğu bilinmelidir.
Periodontal hastalıklar dişeti ve dişleri destekleyen çevre dokuları etkileyen iltihabi hastalıklardır. Erişkinlerde diş kayıplarının p’i periodontal hastalıklar nedeni ile gerçekleşmektedir. Bu hastalıklar erken dönemde teşhis edildiklerinde kolay ve başarılı bir şekilde tedavi edilebilirler. Dişeti hastalıklarının önlenmesi veya tedavisi; doğal dişlerin korunması, daha rahat çiğnemenin ve daha iyi bir sindirimin sağlanması gibi diğer faydaları da beraberinde getirir.
Periodontal hastalıkların ilk aşamasında dişeti iltihaplanır (gingivitis). Bu dönemde dişetleri kanamalı, kırmızı renkli ve hacim olarak büyümüş olarak görünür. Erken dönemde çok fazla rahatsızlık vermeyebilir. Tedavi edilmezse hastalık periodontitise ilerleyerek dişeti ve dişleri destekleyen alveol kemiğinde geriye dönüşsüz hasar oluşturabilir.
Sürekli dişlerin çiğneyici yüzeylerindeki derin ve çürümeye eğilimli fissürleri (olukları) kapatıp, bakterilerin buraya ulaşmasına izin vermeyen ve böylece çürük oluşumunu önleyen akışkan bir dolgu maddesidir.
Fissür örtücüler, arka dişler üzerindeki bu oluklara uygulanan şeffaf veya beyaz renkte sıvı kompozit dolgu şeklinde ki maddelerdir. Diş minesine yapışarak çürük oluşumuna engel olurlar.
Fissür çürükleri çocuklarda ve gençlerde daha kolay oluşur, bu nedenle özellikle daimi dişleri yeni sürmüş çocuklara uygulanmalıdır.Tıbbi hikayesi nedeniyle çürük oluşumuna elverişli yetişkinlerin dişlerine de koruyucu amaçlı fissür örtücüler uygulanabilir.
Ağız diş ve çevre dokularda yer alan, hem sert hem de yumuşak dokularda gelişen kıstik, tümöral patolojilerin tedavilerinin yanı sıra diş ve çene kırıkları, çürümüş ve gömük kalmış dişlerin çıkartılması veya sürdürülmesi, protez yapımına yardımcı olmak amacıyla yapılan düzeltmeleri içeren bölümdür.
Dental implant uygulamaları, gömülü diş çekimi, komplikasyonlu diş çekimi, ağız bölgesindeki her türlü enfeksiyonların temizlenmesi, çene bölgesindeki cerrahi tedaviler, çene ve yüz bölgesinde oluşan ağrıların tedavileri, çenelerde oluşan kistik ve tümöral oluşumların cerrahi tedavileri ile bu bölüm ve bölüm hekimleri ilgilenmektedir.
İmplant, eksik olan dişlerin fonksiyon ve estetiğini tekrar kazandırmak amacıyla çene kemiğine yerleştirilen suni diş kökleridir. İmplantlar yaygın olarak dokulara uygun ve son derece dayanıklıdırlar. İmplantların görünümü ve kullanımı çok rahattır, ağızda varlıkları bile hissedilmez.
İmplant tedavisinin avantajları; tek dişini kaybetmiş olan hastalarda tek diş restorasyonu için yandaki dişlerini feda etmek zorunda kalmadıkları gibi daha estetik ve fonksiyonel sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Alt yada üst çenede dişlerin bir kısmını kaybetmiş hastalar köprü yapılabilmesi için sağlıklı dişlerini kestirmek zorunda kalmaktadır. Alt veya üst çenede tamamen dişlerini kaybedip protezin hareketine bağlı olarak vuruk veya iyi çiğneyememe şikayetlerinde, üst çene protezi kullanan kişilerde protezin damağı kapatmasıyla tat alma duyusunun azalması problemlerini yaşayan hastalarda implant tedavisi sayesinde doğal dişe en yakın protezlerin yapılması sorunları ortadan kalkacaktır
Maksiller Sinüs üst çenenin üzerinde,azı dişlerimize yakın bir bölgede yer alan anatomik boşluklara verilen isimdir. Bu boşlukların görevi ses oluşumu ve kafa ağırlığının azaltılmasını sağlamaktır. Sinüs boşluklarının aşağıya doğru sarktığı durumlarda kemik hacminde kayıplar oluşur. Bu kemik kayıpları doğal fizyolojik bir süreç olarak görülebilir ancak implant tedavisi planlanıyorsa, yeterli kemik yüksekliği sağlanamadığında sorun oluşturabilir.
Sinüs greftleme, aşağı sarkmış sinüs boşlukları doldurularak dişsiz bölgelere implant tedavisi uygulayabilmek amacıyla kullanılmaktadır.
Sinüslerin sarkması nedeniyle kemik hacminde azalma yaşayan bir hastaya implant tedavisi uygulanacaksa, tedavide öncelikle Sinüs Lifting cerrahi müdahale uygulanır. Merkezimizde Sinüs Lifting işlemi PRF desteğiyle yapılmaktadır. PRF, hem başarı oranını ciddi biçimde arttırdığı, hem de bekleme süresini kısalttığı için tercih edilmektedir.
Dişlerin dizilim bozukluklarını ve çenelerin birbiri ile olan ilişkilerini düzenleyen bölümdür (tel tedavisi). Diş görünümünü önemseyen, geleneksel braketlerde kendini rahat hissetmeyen, hem gülümsemesini güzelleştirmek hem de profesyonel görünümünü korumak isteyenler için lingual ortodonti (görünmez diş telleri) mükemmel bir seçenektir.